Galiba hayatımın ilk aşkıydı…
Ölüm haberini duyduğumda içime aşk acısı
gibi bir acı çöreklendi. Eve kadar zor geldim. Düşler Atölyesi’ne kapanıp
ağladım.
Amcama benzetirdim. Annem kızardı:
“Nesini seviyorsun o kanlı gözlü adamın? Neresi benziyor amcana?”
Sesimi çıkarmazdım. Çünkü evdeki Dr
Zhivago Longplayini çalmama da kızardı bakarsın. Plağın kapağındaki fotoğrafa
bakar dalar giderdim.
Amcama benziyordu. Evet annem haklıydı,
gözleri kanlıydı ama bu onu daha çekici yapıyordu sanki. Belki de annem haklıydı,
belki amcama o kadar da benzemiyordu, amcam daha yakışıklıydı ama yok yok
benziyordu canım…
Robert De Niro ve Omar Sharif… En
sevdiğim aktörler. Ondan da ötesi: Her filmini izlediğim yegâne aktörler. Omar
Sharif’in Mısır Kültür Bakanlığı için çekilmiş garip bir filmine kadar ne varsa
izlemiştim.
Kumardan nefret etmeme sebep olan
adamdır ama öte yandan briç oynadığı için briç kitapları alıp briç öğrenmeye de
niyetlenmemin altındaki sebep yine kendisidir. Bilgisayarların ve bilgisayar
oyunlarının Türkiye’de yerini yavaş yavaş bulduğu dönemlerde Omar Sharif’le
briç adlı bir oyunu sırf üzerinde onun resmi var diye indirmiş ve yıllarca
oynamıştım. Annem ne yaptığımı sorardı, “Omar Sharif’le briç oynuyorum”
derdim.
Birlikte rol aldığı aktrisleri nasıl
kıskanırdım anlatamam… Funny Girl’de Barbra Streisand’dan nefret etmiştim.
Filmlerini izlerken ne hayaller
kurardım. O coğrafyalara giderdim. Her nerede geçiyorsa filmin konusu oraya.
Ortadoğu insanının temel özelliklerini taşıyan bir adamdı ama öte yandan da
Mısırlı olduğunu akla bile getirmeyecek bir Avrupalı salon adamı imajı da
çiziyordu…
Asla “Mısırlıyım ben, Mısır’ı sevin” tarzı bir milliyetçi tavrı yoktu, ben de zaten Mısır’ı pek sevmem. Fakat düşününce bana Ortadoğu aşkını aşılayan insanlardan biri olduğuna da kalıbımı basarım.
Asla “Mısırlıyım ben, Mısır’ı sevin” tarzı bir milliyetçi tavrı yoktu, ben de zaten Mısır’ı pek sevmem. Fakat düşününce bana Ortadoğu aşkını aşılayan insanlardan biri olduğuna da kalıbımı basarım.
Unutamadığım iki rolü vardır. Biri
Belmondo ile başrolü paylaştığı Le Casse filmindeki dedektif rolü,
diğeri de Laurence of Arabia’daki Oscar’a aday gösterildiği Sharif Ali rolü…
Kaç kez izlediğimi unuttum ama her sahne ve her replik aklımda neredeyse…
“Aslında daha çok babana benziyordu”
dedi annem. Yüzüne baktım, gülümsedim. “Evet, yaşlanmaya başladığında babama
benzemeye başlamıştı ama gençliğinde amcama benziyordu” dedim.
Düşler Atölyesi’nin merdivenlerine yöneldim.
Düşler Atölyesi’nin merdivenlerine yöneldim.
Basamakları ağır ağır inerken içimi
büyük bir hüzün kapladı, aşk acısı gibi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder