Perşembe, Şubat 14, 2013

Güneşe Yazılan Yazılar - 6

GÜNEŞE VARMAK


Tek bir gözyaşım vardır benim, tek bir damla…

Ey güneş…

Sen, İkaros’u hatırlar mısın?

Hatırlar mısın seni aşıp, kanatlarını başına çalıp sonra da Arşipel’in dibini boylayan İkaros’u?

İkaros öleli binlerce yıl oldu. Sevgiyi yaşadı, ihaneti yaşadı. Göze aldı seni aşmayı.

Binlerce yıl önceydi… İkaros benim tüm kuşlarımın kanatlarını koparıp koparıp kendine kanatlar yaptırdı babasına, kanatlarını balmumuyla yapıştırdı ve uçtu. Gökyüzüne süzüldü, babasının uyarılarını da dinlemedi.

Sonra yükseldi, yükseldi, Apollon’un arabasına yaklaştı. Üzerinde atların şimşek salan nallarını ve arabanın çift tekerleklerinin gürültüsünü duydu. Gitgide güneş Tanrısına yanaşıyordu. Kanatları artan arzusundan büsbütün hız aldı.

Sıcak sardı her bir yanı. Tüylerin saplı olduğu mumlar güneş ateşinde eriyordu.  Ama içinde ne korku ne de pişmanlık vardı İkaros’un. Kaderinin yüzüne sevinçle baktı, baktı, baktı.

Ve güneş hizasına gelerek güneşi aştı. Güneş arabası da, onu kullanan Apollon da artık aşağıdaydı. İki kanadını omuzlarına ekleyen yerlerinden kopardı İkaros ve onları Apollon’un başına çaldı. Tanrının başındaki defne çelengi boğazına geçti.

***

Zümrüd-ü Anka’yım ben. Telaşlıyım… Nasıl olmam? O kadar yaşadım, o kadar gördüm. Heybem doldu taştı bilgiyle. Dağıtmak istedim herkese.

Duydu birileri, bilgiyi almak istediler benden. Oysa ben verecektim hepsini onlara birer birer.

Kaf Dağı’nın ardında dediler benim için, yedi dipsiz vadi aşmak gerek dediler.

Düştü peşime insanlar, düştü peşime kuş sürüleri, yüzlercesi, binlercesi aramak için beni, bulmak için, dağları aşmaya, dipsiz vadileri geçmeye çalıştılar. Her seferinde kendi efsanelerinin sularında boğuldular.

Oysa ben telaş telaş kanatlarımı sürdüm uçarken her yere, gözyaşlarımı akıttım… Hep şifa olsun diye.

Bilmezlerdi ki, bir sen görürdün beni, bir sen anlardın.

Sana döndüm yüzümü. Bin bir ötüşümü bir sen duyabilirdin, bin rengimi senin ışığın ortaya çıkartırdı.

Her sefer sana döndüm yüzümü, sana baktıkça, sana vardıkça, yaktın beni, küle döndürdün. Bense her sefer küllerimden yeniden doğdum.

***


İkaros güneşi aşmayı göze almıştı.

Ondan sonra ne oldu biliyor musun? Ben oradaydım gördüm…

Sanki varlığa döndü İkaros, güneşi aşmıştı, bunu göze almıştı ve ışıklar içinde yuvarlanarak mavi engine düştü.

İkaros öleli binlerce yıl oldu. Çoktan Arşipel’e düşüp boğuldu. Şimdi Arşipel’in dibinde yatıyor.

***

Gözümde tek bir damla gözyaşı. Sen görürsün beni, ışığın dansa davet eder bin rengimi. Sen duyarsın beni. Bin bir ötüşümü.

Heybemdeki hikâyelerim, dünya durduğundan beri olan her şey... Telaş telaş dağıtmaya koşarken ben onları, senin ışığındır bana yol gösteren, bin rengimi raksa davet eden.

Ötüşümün büyüsü, renklerimin senin ışığının değmesi ile oluşan o tanrısal dansı ürküttü güneşi, yaktı beni…

Her sefer küllerimden yeniden doğarım, bilirsin…

Herkes ötüşümün büyüsüne kapılıp peşime düşüp ararken beni dağlarda, taşlarda, ummanda,  ben yüzümü dönmüşüm bir tek sana. Sen ise yakarsın beni her sefer, her ötüşümde, renklerimin raksında beni her sefer küle çevirir yangının…

Ama içim acır, göz pınarıma oturur bir damla gözyaşı.

Şifalı sandığın o gözümdeki bir damla gözyaşı. Salarsam onu, senin kasıp kavurduğun o koskoca Mezopotamya ovası döner koca bir denize. Önüne geleni çeker içine, yok eder, alır, boğar, gider…

Boğar seni bile…

İkaros seni aşmayı göze aldı binlerce yıl önce, yatıyor şimdi Arşipel’in derinliklerinde.

Ben de cesurum en az onun kadar. Bin bir ötüşüm susacak, bin rengim solacak, heybemdeki tüm bilgiler denizin dibinde kaybolacak da olsa, dalarım ben de o tek gözyaşımın derinliklerine…

***

Not: "Güneşe Yazılan Yazılar" yazı dizim Ahmet Güneştekin'in "Yüzleşme" sergisindeki eserlerden esinlenerek yazılan deneme yazılarından oluşmaktadır.

"Güneşe Varmak" adlı bu yazım, sanatçının "Güneşe Varan Anka" ve "İkarus'un Son Uçuşu" adlı eserlerinden esinlenerek yazılmıştır.


Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails