Çarşamba, Haziran 17, 2015

Büyük Mutluluklar




















Bazen hayatta küçük ve önemsiz gibi görünen büyük mutluluklar yaşar insan.

İşte onlardan iki tanesi arka arkaya geldi bu ay.

Önce 13 Haziran'da Zorlu Center D&R'da "Sarayın Dehlizlerinde" kitabımın söyleşi ve imza günü vardı.


Söyleşi konusu : "Bilinmeyen Yönleriyle Pargalı İbrahim Paşa" idi.


Çok hoş bir gün oldu. Telefonlar, mesajlar, çiçekler, gelen tanıdığım, tanımadığım insanlar, dostlarım, arkadaşlarım, meslektaşlarım... Uzun zamandır görmediğim, göremediğim dostlarımı görmek de ayrı bir keyifti...

“Mardin / Güneş Ülkesi” 2013 Mart ayında yayınlandığından bu yana 3. baskıya ulaştı, değişik imza günleri yapıldı, çeşitli söyleşiler gerçekleşti. 2014 senesinde “Orient Institut İstanbul”un kütüphanesine alındı, ABD Harvard ve Princeton Üniversiteleri, Kanada McGill Üniversitesi ve Congress Library tarafından başvuru kitabı olarak kabul edildi. Yine aynı sene “En İyi Turizm Yayını” dalında, Turizm Oscarları olarak kabul edilen “SKALİTE Turizmde Kalite” ödülünü aldı.


“Sarayın Dehlizlerinde” 2014 Ekim ayında çok özel bir lansmanla yayınlandıktan sonra birkaç imza günü ve söyleşi gerçekleşti, “Orient Institut İstanbul”un kütüphanesine alındı. 13 Haziran’da Zorlu Center D&R’da gerçekleşen bir söyleşi ve imza gününde okuyucusuyla buluştu.

Bir rehber kitap ve bir romanın ardından ikinci romanım “Bir İç Savaştır Aşk”ı yazmaya devam ederken ve “Son Vapur” senaryomun düzeltme safhalarındayken her iki kitabıma da yollarının açık olmasını diliyorum.


Bir başka mutluluğu da 16 Haziran günü yaşadım. Kapı çaldı ve kargoyla bir zarf geldi. İçinden Süryanice sertifikam çıktı.


Yıllardır en çok istediğim şeydi Süryanice öğrenmek...

Yaptığım araştırmalar yarım kalıyor, her şey beni Süryanice bilmemenin çaresizliğine çıkarıyordu. Ama bunun çözümü derdinde de zordu, çünkü Türkiye'de bu işi kotarmak neredeyse imkânsızdı.

Sonra bir gün Mardin’de Artuklu Üniversitesi ve onun bünyesinde Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü açıldı.

Süryanice eğitim başladığında, turist gruplarımla ne zaman Zinciriye Medresesi’ni ziyarete gitsem, taç kapıdaki Enstitü tabelasının altında durup “Ne olur Tanrım, bana burada Süryanice öğrenmeyi nasip et!” diye dua ederdim.

Günün birinde bir meslektaşımdan burada Süryanice uzaktan eğitim olacağını duydum. İşte o gün şansımın döndüğü gündü aslında. Hemen kayıt oldum. Müthiş bir duyguydu.

Çok şanslıydım… İlk defa uzaktan eğitimde Süryanice kursu oluyordu. Hocamız imtihana değil hedefe yönelik sistemi ile müthiş bir eğitmendi. Ona çok şey borçluyuz...

İnanılmaz bir özveri, sevgi ve sabırla üç ay boyunca mucizeler yarattı desem abartmış olmam. Son derecede yoğun bir müfredat programı uyguladı ama bizlere bu kadim dili hem sevdirdi, hem de hakkıyla öğretti. Üstelik biz daha işin çok başındaydık… 

Bir hesap yaptım: Nereden baksan 308 sayfa materyal (taşınması çok zor bir kitap oluyor), 5 kitap, 450-500 civarı kelime, benim hazırladığım 80 gramer kartı...


Ben kursu hem sınıf hem de dönem birincisi olarak bitirdim. Ama kursun başında demiştim hocamıza, ben bu kursun en iyisi olacağım diye. Oldum da... Dönem ödevlerimin notları (99-98-100) ve bitirme imtihanından aldığım 100 ile... Tabii bu durum bana daha zor bir misyon yüklüyor. Aynı çizgiyi tutturmalı ve çıtayı düşürmemeliyim.

Bugün sertifikamı elime aldığım an hayatımın en mutlu anlarından biriydi.

Şimdi bundan sonrası için tek arzum bu eğitimimin aksamadan devam etmesi ve hedeflerime ulaşmam…

Süryanice bilmek çok önemli benim için ve bu dil gerçekten benim çok işime yarayacak. Yaptığım araştırmaların yarım kalması ve her şeyin beni Süryanice bilmemenin sıkıntısına çıkarmasından kurtulmam gerekiyor...

Çok seviyorum bu dili... Aşkla seviyorum...




LinkWithin

Related Posts with Thumbnails